Öyle büyük sevdim ki, bir daha hiç sevemeyecek gibi. Sanki bütün hayatımın sevgisi sanaydı. Yaşamımın her anını kaplayan senden ayrılmak kelimelerle anlatılacak bir şey değil. Hiçbir kelime, hiçbir cümle senden kopmanın acısını tam anlamıyla tarif edemiyor. Hala kalbim atsa da bütün enerjisi tükendi. Okumak benim için nefes almak gibiydi. Her an okurdum, tenefüslerde, sabah yataktan kalkmadan, gece uyumadan veya her fırsatta. Okumayı çok sevdim, öyle bir an geldi ki, belki de yaşından önce okudum, bir çok şeyi. On lu yaşların başında Dünya Klasiklerini okuyordum. Bir kadın saçının şeklini, rengini değiştirdiyse mutlaka DEPRESYONDADIR! Etrafındaki insanlar bunu o kadar fazla dillendirir ki kadın bile kendisinin depresyonda olduğuna inanır ve bir mühlet öyle yaşar. Kadın çok sinirliyse ya da duygusalsa mutlaka regl olmuştur. Başkaları tepesini attırmış olma ihtimali yoktur. Sabırlışefkatli ve azimli. Öyle bir kadın istiyorum.. Varlığa yokluğa göğüs gerecek. Her sözü huzur umut verecek. Sevdimi çıkarsız sevecek. Öyle bir kadın istiyorum.. Gel dediğinde koşulsuz gelen. Gözleri sevgiyle aşkla gülen. Vefa nedir kıymet nedir bilen. Seni habersizce Sevdim Habersizce gitmesini de bilirim platonik sevgilim.. Platonik sevmek zordur..Her hareketi üstünüze alınmak istersiniz,Ama onlar başkasına aittir; kalbi de dahil. Yıllar var ben onu hiç unutmadım. O beni sorar, hatırlar mı ki? Ne zaman gözlerin gelse aklıma yüreğim bir kuş olur çırpınır. Fast Money. Norveç Yazarlar Birliği’nin 2021 İfade Özgürlüğü Ödülüne layık görülen İlhan Sami Çomak cezaevinde olduğu, Ahmet Altan ise yurt dışı yasağı sürdüğü için 27 Mart 2022’deki ödül törenine katılamadı. Tören için gönderdiği konuşma metninde Altan, “Hapishanelerdeki o masum insanları unutacak mıyız? Onlar yokmuş gibi mi davranacağız?” diye sordu. 28 yıldır cezaevindeki şair İlhan Sami Çomak adına ödülü alan vasisi İpek Özel, “İlhan ifadesinin gücünü, şiiriyle özgürce bu dünyayı güzelleştirmekten yana kullanmayı seçti.” dedi. ORMANDA HİÇ SES YOKMUŞ GİBİ YÜRÜYEMEZDİM’ Ahmet Altan ise K24ün tamamını yayımladığı, “Ormanda hiç ses yokmuş gibi yürüyemezdim.” başlıklı konuşma metninde şunları söyledi Benim Norveç’le çok uzun bir maceram var. Bundan yaklaşık otuz yıl önce dünyada hiç kimse kitaplarımı basmazken ve ben çaresizce kitaplarımı basacak birilerini ararken bir gün Norveç’ten bir mektup aldım. Mektup, Gyldendal yayınevinden geliyordu. Bir romanımı basacaklarını söylüyorlardı. Benim yabancı dilde ilk kitabım Norveç’te yayınlandı. Bunu hiçbir zaman unutmadım. Sadece yabancı dilde bir kitap kazanmadım. Başta, o sıralarda Gyldendal’ın yabancı yayınlar editörü olan Janneken Overland olmak üzere birçok dost edindim. Otuz yıl boyunca Janneken de Norveçli meslektaşlarım da beni hiç yalnız bırakmadılar. Ne zaman başım derde girse onların seslerini duydum. Norveç’e çok gelip gittim. Çok güzel anılarım oldu. Hele bir tanesini hiç unutmuyorum. Sizin kuzey kasabalarınızdan birindeki o harika yazar toplantılarınızdan birine katılmıştım. Dönüş için çok erken kalkmam gerekiyordu. Sabah beş altı gibi zar zor uyanıp havaalanına gitmek için kapıda bekleyen arabaya bindim. Hava soğuktu. Arabada paltosuna sarılmış çok genç bir kadın vardı. “Kitabınızı çok sevdim” dedi. “Adım, Lynn Ullman.” Sabah şaşkınlığı ile bunun beni ne kadar sevindirdiğini tam anlatamadım. Ama o anın sıcaklığını hâlâ içimde taşırım. BU ÖDÜLÜ BENDEN ÇOK DAHA FAZLA HAK ETTİ’ Bugün beni bir ödülle onurlandırıyorsunuz. Büyük acılar çekmiş değerli bir şairle bunu paylaştığım için ayrıca çok mutluyum. Onun bu ödülü benden çok daha fazla hak ettiğini de söylemeliyim. Buradaki herkes biliyor ki yazarlık, içinden binlerce yazar geçse de hep bakir, sessiz ve vahşi kalan bir ormanda tek başına, kendi yolunu açarak yürümektir. Ben hayatımı edebiyatın saf, vahşi, acılarla ve zevklerle dolu macerasına adamak istedim. Ne yazık ki bu her zaman mümkün olmadı. ÇIĞLIKLAR DUYDUM’ Benim sessizce yürüyeceğimi düşündüğüm o ormanda çığlıklar duydum. Ezilen, sömürülen, zulme uğrayan, haksızlıklarla hırpalanan, hapislere atılan, işkencelerle, açlıkla karşılaşan insanların çığlıkları. Elimde, sadece edebiyata armağan edilmesi gereken bir kalem vardı. Ve birçok yazarın karşılaştığı ikilemle karşılaştım. Edebiyatın yolunda yürümek mi yoksa o insanların neler çektiğine bakmak için yolundan sapmak mı… Ben o çığlıklara bigâne kalamadım. Kendi romanlarımı yazmak için harcayacağım çabayı ve zamanı elimden geldiğince o insanların acılarını duyurabilmek için kullandım. Bu, bir romancı için övünülecek mi yoksa üzülünecek bir iş mi hâlâ bilmiyorum. Ama başka türlüsünü yapamazdım. O çığlıkları duymazdan gelemezdim. Ormanda hiç ses yokmuş gibi yürüyemezdim. Onları duydum. Duyduğunuz zaman o sese doğru elinizde olmadan yürüyorsunuz. Bugün binlerce masum insan var hapishanelerde. Haksızlıklar var. Hukuksuzluklar var. Hapishanelerdeki o masum insanları unutacak mıyız? Onlar yokmuş gibi mi davranacağız? Öyle davranabilenleri ayıplamıyorum, belki de onlar romancılığın gereğini yapıyorlardır. Ama ben öyle yapamıyorum. Ben hapishanedeki masumları unutamıyorum. BEN O ZULME ORTAK OLAMADIM’ Onların annelerini, babalarını, çocuklarını, karılarını, kocalarını gördüm. “Babamı ne zaman bırakacaksınız” diye gardiyanlara soran küçük çocuklara rastladım. Ablası açlık grevinde ölen genç bir kadının yüzündeki kederle karşılaştım. Yoksulluklara, çaresizliklere tanık oldum. Onlar oradalar ve seslerini duyuramıyorlar. Çaresiz insanları saran o sessizlik, emin olun zulmün en korkunç biçimidir. Ben o zulme ortak olamadım. Bugün Ukrayna’da kanlı bir zorbalığın milyonlarca insana acı çektirdiğini görüyoruz. Aramızda hiç kimse bunu görmezden gelebilir mi? Ortadoğu’da yaşanan benzer acılara gözlerimizi kapatmamız mümkün mü? EDEBİYAT ANLATIR’ Biliyorum zaman geçer, olaylar biter, yaşananlar unutulur, geriye sadece edebiyat kalır. İnsanlığın en kutsal mesleğinin yazarlık, insanlığın yarattığı en büyük değerin edebiyat olduğuna inanıyorum. Keşke bütün vaktimizi edebiyata ayırabilsek. Ama çığlıklar var ve yazar olmak sağır olmak anlamına gelmiyor. Acıyı çekenler dünyadan ayrılır ama dünyada kalan acıyı da edebiyat anlatır. Beni bu ödüle layık gördüğünüz, değerli bir şairle birlikte beni onurlandırdığınız için hepinize çok teşekkür ederim. İzin verirseniz bu ödülü alırken ülkemin masum mahkumlarıyla Ukrayna’nın kahraman çocuklarınının çektiklerini bir kez daha anmak istiyorum. Binlerce yıldır süren zulmün bugünkü kurbanları onlar. Ve yazarlık, insanlık adına insanlara dokunup, onlardan özür dilemeyi de içinde barındırıyor bence.” Şair İlhan Çomak’ın konuşma metnini okumak için tıklayınız. korkun ondan. etrafında kalın duvarları olan hatun kişi, üzerinde ustalıkla çalışılırsa pikachu-raichu tadında güzel bir dönüşümle japon geyşalarına taş çıkarma potansiyeline sahiptir. erkekler tarafından sevilmemiş ise hemcinsi ile ilişkiye girmeyi dener. genelde vucütlarının heryerinde kıl olan, obez ve/ya kendine bakmayan tiplerdir. ama bu hiç mi sevilmemiş? tamam o zaman, genel evde işe girsin elbet bir seveni çıkar. hiçmi hiç sevilmemiş? kendini bir iple as, üstünede "hiç sevilmeyen kadın benim" yaz kesin ünlü olur sevilirsin. haberlere bile çıkarsın. yoklukta gideri olur denilen kızın dramı'nda ikinci perde...oyunun ana karakteri 40 yaşında bakire olan kadın modelifigürasyon ana karaktere sinir olan, ana karakterle dalga geçen 745 kişikalabalık oyuncu kadrosuyla göz dolduran güzel bir oyun bu. tavsiye ederim. oyunu acımasızca eleştirenlerin aynı hikayeyi yaşamasını dilerim. pek bi sanatsever, pek bi entelim bu günlerde... kendisinin nasıl bir psikolojisi var acaba diye düşünüyorum da.. ''hiç sevilmemiş bir kadın olmak'' bir kadının asla yaşamak istemeyeceği durumlardan birini yaşamaktır diye bu kadının etrafında erkeklerden ilgi, alaka gören kadınlar var ve o kadınlar bu erkeklerden birine* şans verip bir ilişki yürütüyorlar. veya bu kadınlar hoşlandığı erkekleri, kadınlığını kullanarak da aradıkları ilgiyi sağlayabiliyorlar..ama bu hiç sevilmemiş kadına ne ilgi gösteren erkek var ne de kadınlığına başvuracak kadar bir güzelliği bir çekiciliği var. belki de bu kadın muhafazakar bir yapıya sahip biri, bu yüzden içine kapanık. karşı cinsle iletişim sorunu yaşıyor belki kadın olsaydım kendisinin yerinde hiç ama hiç olmak istemezdim açıkçası. hiç sevilmemiş erkek olmak bile kendisine nazaran çok daha iyi durumda..ne diyeyim, mutluluk hep onunla bu entry neden kötülendi entrynin neden kötülendiğini sonradan girilen entrylerden bir erkeğin bir kadına ilgi göstermesi de zaten sevgi belirtisidir. lan yazıyor adam kıza, ama çok ama az hoşlanıyor o kızdan. bu durumda olan kıza hiç sevilmemiş güzel buldukları kadınlardan hoşlanırlar. diğer faktörler zekilik, muhabbetinin güzel olması vs. de önemlidir ama yüzdesi düşüktür. zaten bu konuya çok önem verseydik gay erkekler çoğunlukta olurdu. bilmiyorum anlatabildim bu arada, güzellik algısı her erkekten erkeğe değişir doğrudur ama hiç tartışması yapılmayacak kadar çirkin olan kadınlar bu başlığa konudurlar. çünkü bir erkekten ilgi göremeyecek kadar çirkindirler. çirkinlik dışında neden olabilecek faktörlere ise yukarıda az değindim zaten, başka yazarlar da bu konuda yazdı. gerek duymuyorum daha fazla uzatmaya. şişman olabilir. mutlu olmalıdır. bilmediğimiz bir hissin eksikliği o kadar da can yakmaz. bağzı yazarların "ilgi alaka görmeyen, erkekler tarafından beğenilmeyen ya da kaba tabirle kendi algısına göre çirkin"** kadınla karıştırdığı kadındır.* birinin sevilmemiş olması ilgi görmediği anlamına gelmeyebilir. sizi çok beğenen, sizden hoşlandığını bildiğiniz bir adamın sizi aslında hiç sevmemiş/sevmiyor olma ihtimali yok mudur?* ya da şunu düşünelim, çok güzel bir kadına bir çok erkek ilgi duyabilir, hoşlanabilir, onunla olmak isteyebilir ama bu o kadını çok sevdikleri anlamına gelir diye düşünmek ne kadar doğru olur acaba ?. bırakın bir kadını ya da bir erkeği, bir insanı sevmeyi düşünelim bunun sadece ve sadece o insanın fiziksel özelliklerine bağlı olduğu düşünülebilir mi?. o zaman bunun adına sevgi denilebilir mi? bu kişi sevilmiş mi sayılır? öyle bir durum olsaydı sadece tüm "güzel" kadınlar ve "yakışıklı" erkekler sevgiyi yaşarken diğerleri yalnızlıktan ölürdü muhtemelen. dur ben bunu edip ustaya bağlayayım da hemen özetlesin olayı;"içinden doğru sevdim seni bakışlarından doğru sevdim de ağzındaki ıslaklığın buğusundan sesini yapan sözcüklerden sevdim bir de beni sevdiğin gibi sevdim seni kar bırakılmış karanlığından. yerleştir bu sevdayı her yerine yüzünde ter olan su damlacıklarının kaynağına yerleştir her zaman saklamadığın, acısızlığın son durağına gül taşıyan çocuğuna yerleştir ve omuzlarına daracık omuzlarına üşümüş gibisin de sanki azıcık öne taşırdığın tam oraya işte, uçsuz bucaksız bir düzlükten bir papatya tarlasıyla ayrılmış göğüslerine yerleştir ve esmerliğine bir de, eski bir yangının izlerinin renginde saçlarının yana düşüşüne, onları bölen ikiliğe alnından başlayan ve ayak bileklerinde duran yani senin olmayan, seni bir boşluk gibi saran hüzne yerleştir onu bir kentin parça parça aklında tuttuğun kar taneleri gibi uçuşan ve her gün biraz daha hafifleyen semtlerine yerleştir bu sevdayı her yerine. ekledim ben tattığım her şeyi denizlere bildiğim ne varsa onlar da hep denizlerden sen de bir deniz gibi yerleştir onu istersen sevdayı ve köpüklendir ve yaşlandır ki işte kederi anlamasın ama dur, her deniz yaşlıdır zaten öğrenmez ama öğretir mutluluğu bizim sevdamız da öyledir, iyi şiirler gibi biraz da herkes içindir. ve gelinciğin ikinci tadına benzemeli var eden kendini birincisinden yani bir sevdayı sevgiye dönüştüren. ben şimdi bir yabancı gibi gülümseyen tanımadığın bir ülke gibi içinde yaşamadığın bir zaman gibi tam kendisi gibi mutluluğun beni bekliyorsun ve onu bekliyorsun beni beklerken." bkz içinden doğru sevdim senibkz edip cansever** yengeç burcudur. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın. Arda Turan, Galatasaray'a olası transferi ve Fatih Terim hakkında açıklamalarda bulundu SPOR 2146 Abone Ol Arda Turan, Galatasaray'da tartışmalara neden olan transfer süreciyle ilgili açıklamalarda bulundu.'Yanlışlarım oldu ve ben bunun bedelini ödedim' ifadelerini kullanan Turan, "Galatasaray Spor Kulübü’ne hiç yanlış yapmadım" Turan'ın açıklamalarının tamamı şu şekilde"Türk futbolunun değerli üyeleri… Sevgili Galatasaraylılar… Son dönemde yaşanan gelişmelerle ilgili üzüntülerimi ve düşüncelerimi açıklama ihtiyacı benim çocukluk hayalim, çocukluk aşkım. Ne mutlu bana ki, hayallerim gerçek oldu ve o forma altında Arda Turan oldum. Ben o renkleri çok sevdim. Konu sarı kırmızı olunca da, hayatım boyunca hiç bir talebim, bir şartım olmadı. Gittiğim her yerde Galatasaray sevgimi göğsümü gere gere ifade ettim. Atletico Madrid’e de, Barcelona’ya da Galatasaraylı Arda Turan olarak gittim. Bununla da iftihar yanlışlarım oldu. Bunun bedelini de yine ben ödedim. Ama sevindiğim tek bir şey var. Ben Galatasaray Spor Kulübü’ne hiç yanlış yapmadım. Bu benim en büyük mutluluğum. Ve hep öyle de Turan ismi üzerinden Galatarasay’da bir tartışma yaşanmışsa, yaşanıyorsa bu benim en büyük üzüntüm olacak. Çünkü aslolan Arda Turan değil, Galatasaray Spor Kulübü’dür. Ben bunu hiç dolayı, Galatasaray Spor Kulübü Başkanı ve Yönetim Kurulu’nun kararını saygıyla karşılıyorum. Ve kendilerine teşekkür süreçte bana destek veren, sevgilerini ileten başta ultrAslan olmak üzere tüm Galatasaray taraftarına teşekkürlerimi iletiyorum. Hayatım boyunca onların desteğini her zaman arkamda özel kelime de Fatih hocam için. Yaşanan tüm zorlu süreçlere rağmen, en ihtiyacım olduğu anda bana yardım elini uzattığı için, şefkatini ve sevgisini bana hissettirdiği için kendisine minnettarım. En karamsar olduğum anlarda yine bana yol gösterici oldu. Benim ve ailemin babası çocuğumun dedesidir. Hayatım boyunca da öyle olacaktır. Şartlar ne olursa olsun İçimdeki Galatasaray aşkı hep aynıdır. Dualarım her zaman olduğu gibi Galatasaray’ın başarısı için değerli spor bir kulübümüzün, oyuncumuzun başarısı Türk futbolunun başarısı olacaktır. Başta Milli Takımımız olmak üzere sahada ter döken, mücadele eden futbolcu kardeşlerime ve kulüplerimize yürekten başarılar diliyorum. Yüreğim her zaman onlarla birlikte olacak." Video haberler için YouTube kanalımıza abone olun ÖYLE BİR KADIN SEVDİM Nereye? Diye sorma! Adresi yoktur benim yolculuğumun. An gelir biter muhabbet, Gün gelir bir gülüşü vardı dersin O zaman aklına düşerim, Şimdi ne olacak dersin... Ben kendimle mutluyum, Aldanmam gecenin ışıltılı renklerinin güzel göründüğüne Güneşin sözü vardı çünkü Bir gün benim için de doğacağına. Eylül de güzeldi be! Ne diye gittiyse Şimdi, gecenin karanlığı fısıldar sessizce Bir kadehin, bir de benim içimde. Oysa ne güzel alışmıştım havasına, suyuna. Bir ritim tutturmak gerek Nasılsa Çanakkale vapuru yine kalkacak. Vakit geceye karışma vakti Bazen sevincimle, Bazen hüznümle, Yükümüz hafifmiş gibi.. Bir şehir kadar kalabalık içimdeki yalnızlık Ben... Özledim galiba, Yokluğu hissedilmeyenin rahatsız eden yalnızlığını Öyle bir kadın sevdim. Öyle bir kadın sevdim, gözleri çay karası. Öyle bir kadın sevdim, kalpte hicran yarası. Mevzu derin Asyalı Bu kadar tasa etme. Kar biter, bahar gelir, var mı bunun ötesi? Kor yakar, duman tüter, sönen ateşle gitme. Aşk biter, yiğit ölür, uzun lafın kısası. bir kadın sevdim, dört kutsal elementti benim için; herşeyimdi... Kırmızı dudakları Ateş'im Aldığı nefes Hava'm Akıttığı gözyaşları Su'yum Kahverengi gözleri Toprak/ğım oldu... bir kadın sevdim, narin,ince,kısa... omuzlarımda taşıyabileceğim başını arşa değdireceğim bir kadın sevdim, yolculuktu benim için her baktığımda cennet'e gidiyordum ümit bağladığım son biletti meçhul sefere... bir kadın sevdim, zamandan biraz ileriydi o olunca yanımda iki-üç kat atıyordu sanki vakit hızlı geçiyordu zaman .. bir kadın sevdim, başlangıç ve bitişti o iki diyordu ondada ilkti sadece farkında değildi bu benimle Tanrı arasındaki bir sırdı... bir kadın sevdim, Tanrı kulunu, kuldan kıskandı Vahiy indi göklerden, güneş bile kızardı Yahu dedi Kul, Tanrı kulunu Tanrısından çok sever mi? sevdi işte... bir kadın sevdim, çiçeklerin en güzeli ve farklısıydı bilmiyordu ayrıcalığını Krizantem'im derdim ona Çünkü yaprakları hep aydınlığa bakardı Kollarını aydınlığa açardı... bir kadın sevdim, bitiyordum asık suratına bir değişik geliyordu bana, izin veriyordum suratını asmasına ve tatlıca canımı yakmasına ... bir kadın sevdim, ellerini tutup sokaklarda gezemediğim, yüzüne dokunmaya kıyamadığım gözyaşlarının ıslaklığını hissedemediğim ! çetrefilli kaşlarını süzemediğim ... bir kadın sevdim, umudumun kapısında yattığım Tanrı'yı bile aldattığım Tamam derken seni seçtiğim Günahlara bile rest çektiğim... Ve bir kadın seveceğim artık, Gözleri,konuşması bütün hayatı sana benzeyen.. Karşısındakini usulca süzen, beni benden daha iyi bilen, Ömür boyu seveceğim, bir kadın seveceğim ebediyete kadar Ve bu, bu SEN olacaksın ...

bir kadın sevdim hiç unutmadım öyle de gittim